6 Nisan 2012 Cuma

SEN DE SENDE ARA, SEN DE SENDE BUL

3 A.İmran, 33-47 : (..âdem..nûh..ibrâhîm..imrân âlemine)
İnsanın insanlıktan nasibini alması bir şey, insan-ı kâmillikten nasibini alması
herşey !
Hz. İsa :
“anneden doğan insan bir de babadan doğmadan kâmil insan olamaz”!
(madde alemine doğan insan, mana aleminde de doğmadan kâmil olamaz)
(ev ödevi: 2.8.2011)

İnsanın ruh ve bedeni vardır, buna madde ve mana veya yazılım ve donanım da denebilir. Yeni
teknolojiler sayesinde, insan beyninin de çip’e yüklenebileceği düşünülmekte.
Belki de zaten yüklenmiş. Aslında, ruh ve beden bir bütündür. Ayrı ayrı, her
ikisinin de var olabileceğini düşünmek gerçekci olmayabilir. Belki, esas olan
ruhdur, beden ruhun “materialized”, “materyalize” edilmiş, “maddeleşmiş”
halidir. Hani herhangi bir şey üretilmeden önce hayalimizde geliştirilir, plan
ve proje şeklinde, konsept olarak sunulur ya onun gibi “kesif” olan her
şeyin ilk hali “lâtif” olabilir.

Beden maddeden oluştuğuna göre, bir şeyin katı hali diye düşünülebilir. Suyun katı, sıvı ve gaz halleri gibi. Madde, bir bilginin uygulanmış halidir dersek, ruh da o bilginin kaynağı
olmalı. Bu durumda, öğreten ile öğrenci, erkek ile dişi, madde ile mana gibi
ikili kavramlardan, ruh için baba, beden için anne kavramları uygun düşer.
Tabiat doğurucudur, anadır, dişidir.

Ruh (Ümran) ve (karısı) beden çiftinden doğabilecek ilk oğula “fikir” (Zekeriya) denebilir. Fikir kendi neslinin devamını sağlamak için (nefsinden) bir oğul isterse bu da “akıl”
(Yahya-akıllıca yaşanan hayat) olabilir. Güzel bir fikir sahibi nefs, bu fikre
yatkın, bu fikri özümlemiş, tatmin olmuş nefse de mutmain nefs (Meryem)
denebilir. Fikir dimağda oluştuğuna göre, mutmain olan nefsin yanı başında,
dimağda, her zaman güzel anlamlar ve manalar bulunması doğaldır. Bu manalar,
ilim ve hikmet, gerçekler ve bunların uygulanmış halleri ile güzel ahlak nefsin
rızıklarıdır.

Baba Fikir veya Fikir babası, kendi neslinin devamı için, düşünen, tefekkür eden, gerçeği idrak
edebilecek bir oğul isteyince, ruhani güçleri, melekeleri, ona, “bedensel,
şehevî zevklere üç gün yaklaşma, dimağ mihrabında huzur içinde, huzurlu bir
şekilde, tesbih et, tefekkür et, huşu içinde secde et” der.

Güzel nefs (Meryem), kötülükler ve şehvet dolu nefisî hisler, kadınlar, arasından seçilmiş biridir.
İnsanın fikri tefekkür ederken, nefsindeki ruhanî ve bedensel güçler, nefse
hakimiyet için, çatışma halindedir. Tefekkür eden fikrin hakimiyeti altında
bulunan nefs ise her türlü kötülükten uzak durabilir, kendisi beşerî ve
bedensel zevklerden uzak durabilir. Ancak ve sadece bu koşullar altında üç
zaman geçirebilen, anlayış ve idrak ile meshedilen nefs, beşeriyetten uzak
kalabilen nefs, “kelime” olarak bahsedilen “kalp” ile müjdelenir. Bu kalp, nur
ile meshedilmiş nefsin oğlu mesih-haberci, hem beden beşiğindedir hem de ruha
yakındır, yatkındır. Ruhanî melekeleri, güçleri bilir, ilahî, ruhanî ilimleri
idrak edebilir ve bunları beden melekelerine, güçlerine aktarabilir, bilir ve uygular.

Ruh ve beden çiftinin oğulları fikir dimağında oluşan Fikir-zekeriya ve kızları güzel nefs, bu çiftin de, ikinci nesil olarak, oğlu Yahya-akıllı hayat ve kızları tatmin-teslim olmuş
Nefs (mutmain) Meryem, üçüncü ve son aşamada doğan, beden beşiğinde konuşan,
rafine düşünce ve fikirleri anlatabilen, Hz. İsa, kelâm, kelime olur! Madde ve
maddî alemde hayatta olanlara, eline, beline, diline hakim olarak, manevi
alemden haber verir. Görmek isteyip, konuşan, dışta, zahirde kalan Hz. Musa’nın
içte, manevi alemde kalıp oradan haber vereni. Tesbih edenin, tenzih edeni!
Teşbih ?

Manevî Alem Aktörleri : Ruh - Fikir – Akıl – Kalp; Eşleri :
Beden Nefs (emmare) - Güzel Nefs (levvame) – Mutmain Nefs!

Maddî Alem Aktörleri : Ümran – Zekeriya – Yahya – İsa; Eşleri :
Ümran’nın karısı – Kadınlar - Meryem !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder