16 Nisan 2012 Pazartesi

KEVSER

İbrahim’indir tevhid ilmi, hep geçerli,
Kalpten, bir basiretli görüşün yeterli.
Mustafa’yı beşer gören de, bil, haklı,
İdrak içinse, farklı görme hakkı saklı.

Biri küçük, biri büyük, hep sonsuzluk,
İlmin afâkında görülür yorumsuzluk,
Benliği sürdürmek, bir doyumsuzluk,
Sonsuzda varlık iddiası sorumsuzluk.

Eren bilgeler, ilim, malûma tabi demiş,
Cennet, cehennem evren kadar geniş,
Kesrette, vahdeti bulan, kendini bilmiş,
Madde, gurub eden hakikat güneşiymiş.

Kimine dünya, kimine ahiret, haramdır,
Kimine hem dünya hem ahret yasaktır,
Görünen görenin görüntüsüdür, gerçek,
Varılır bu idrake benlikten vaz geçerek.

Yağmur suyu, alır toprağının özelliğini,
Yaratır, dünyanın, doğanın güzelliğini.
İlim, ortaya çıkar sahibi olan alimden,
Alim, abideliğini gösterir her halinden.

Kevser, cennette akan bir ırmak imiş,
Suyundan içen bir daha susamaz imiş.
Kesrette, vahdetin tecellisinin şuhudu,
Şahit olan şehit demez O, bumuydu?

Tevhid ilmi akar durur ezelden ebede,
Mikroda, makroda, bulunur her şey’de,
O’nun şahidi olan, sonunda şehit olur,
Kişi bilse de bilmese de olacağı budur.

Ol! ile var olmuş herşey, bilinmesi için,
Var olanlar, ibret alıp bilebilmemiz için,
Damla ile deryalar hep tek gerçek için,
İbret almaz hep inat ederiz biz ne için?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder