Akşam sabah anan ve talep edenleri, kalbi daima huzurda
ve ruhun şahidi olanları, ilmin uygulanışını görmekte ve sırrın ona aşikâr
olmasıyla ibadet etmekte olanları Kur’an ile bu hallerinden ayırma. Bu kişiler
vahdet ehlidir, vasıldır ve kâmildir. Sakındırma eylemi kalpleri katılaşmış
kişilerde ve hareketleri Allah’da ve Allah ile olanlara etki etmez. Onlar ezelî
muhabbetleri nedeniyle zat-ı ilâhiyi isterler. İbadetlerini cennet ve sevap
beklemek veya azap ve şiddetten korkmak gibi illetler nedeniyle yapmazlar.
Tecellilerdeki
değişimlerle, farklı tecelliler görmekle, iradelerinde bir değişim olmaz. Zat-ı
ilâhiye ulaşan, bu amacını gerçekleştiren, diğer hiçbir isteği için bunu aracı
kılmaz. Yaratılmışı sevmek yaratana ulaşmak için olabilir, vasıl olduktan sonra
yaratan nedeniyle yaratılmışı sevmek yaratanı araç durumuna indirgemek olabilir.
Bütün araç ve vesilelerin Hak’da fani olduğunu müşahade etmek, bunlara şahit
olmak gerekebilir. Ulaşanın gözünde kendi zatları ve daha önce şahit oldukları
şeyler dahil gayri bir şey olamaz. Onlarla Rableri arasında nebi veya melek
gibi bir vasıta yoktur. Onları bir şeye davet etmekte bir mana yoktur. (Bu yol
tek yönlü olabilir!)
Kısaca, bu kişilerin hesabı Allah’a havale edilmiştir,
çünkü bütün işleri Allah’da ve Allah iledir. Senin hesabında onlar için bir şey
yoktur. “..salâti daimun..”, daima huzur namazında, huzur içinde olanlar, Allah
için dünyadan geçenler senin islâma davet işine girmezler, böyle bir şan ve
şeref ile ilgilenmezler. Kâmilleri daim huzurdan alıkoymak zulümdür.
Sıfatlarınızdan arınmış ve elbiselerinizden soyunmuş olmanız nedeniyle
“..selâmün aleyküm..” selâmet üzerinize olsun, sizler selâmet buldunuz, salim
ve güven içinde olunuz deyiver. (6.52-54)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder