1 Mayıs 2012 Salı

SELÂM !


Akşam sabah anan ve talep edenleri, kalbi daima huzurda ve ruhun şahidi olanları, ilmin uygulanışını görmekte ve sırrın ona aşikâr olmasıyla ibadet etmekte olanları Kur’an ile bu hallerinden ayırma. Bu kişiler vahdet ehlidir, vasıldır ve kâmildir. Sakındırma eylemi kalpleri katılaşmış kişilerde ve hareketleri Allah’da ve Allah ile olanlara etki etmez. Onlar ezelî muhabbetleri nedeniyle zat-ı ilâhiyi isterler. İbadetlerini cennet ve sevap beklemek veya azap ve şiddetten korkmak gibi illetler nedeniyle yapmazlar.


Tecellilerdeki değişimlerle, farklı tecelliler görmekle, iradelerinde bir değişim olmaz. Zat-ı ilâhiye ulaşan, bu amacını gerçekleştiren, diğer hiçbir isteği için bunu aracı kılmaz. Yaratılmışı sevmek yaratana ulaşmak için olabilir, vasıl olduktan sonra yaratan nedeniyle yaratılmışı sevmek yaratanı araç durumuna indirgemek olabilir. Bütün araç ve vesilelerin Hak’da fani olduğunu müşahade etmek, bunlara şahit olmak gerekebilir. Ulaşanın gözünde kendi zatları ve daha önce şahit oldukları şeyler dahil gayri bir şey olamaz. Onlarla Rableri arasında nebi veya melek gibi bir vasıta yoktur. Onları bir şeye davet etmekte bir mana yoktur. (Bu yol tek yönlü olabilir!)


          Kısaca, bu kişilerin hesabı Allah’a havale edilmiştir, çünkü bütün işleri Allah’da ve Allah iledir. Senin hesabında onlar için bir şey yoktur. “..salâti daimun..”, daima huzur namazında, huzur içinde olanlar, Allah için dünyadan geçenler senin islâma davet işine girmezler, böyle bir şan ve şeref ile ilgilenmezler. Kâmilleri daim huzurdan alıkoymak zulümdür. Sıfatlarınızdan arınmış ve elbiselerinizden soyunmuş olmanız nedeniyle “..selâmün aleyküm..” selâmet üzerinize olsun, sizler selâmet buldunuz, salim ve güven içinde olunuz deyiver. (6.52-54)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder